DİYABET VE FİZYOTERAPİ

DİYABET VE FİZYOTERAPİ
  • Kalp Damar Cerrahisi

DİYABET VE FİZYOTERAPİ

Diyabet, yaşam tarzı ile ilgili önlenebilir bir hastalıktır.

Diyabet, yaşam tarzı ile ilgili önlenebilir bir hastalıktır. Egzersiz kan şekerini düşürmenin, lipid metabolizmasını, kan basıncını ve kiloyu kontrol etmenin etkili bir yoludur. Büyük damarlardaki değişiklikler ve diyabetik ayağın dolaşımındaki bozulma ayak ülserleri geliştirmekte ve daha sonra bu yaralar iyileşmemektedir. Diyabetik ayak problemleri dünya genelinde yaygındır. Hastalar, aileleri ve toplum için büyük ekonomik sonuçlar doğurur.  Diyabetik hastalarda ülserasyon riski taşıyan kişilerin ayakları çok dikkatli muayene edilmelidir.

Diyabet; ayak bileği ve diz eklemi çevresinde kas kuvveti kaybı oluşturur. Bu da hareket kaybına neden olabilir. Hareketsizlik kas kütlesi kaybına yol açarak, kas kuvvetinin azalmasına neden olur. Kas gücü kaybı, bağımsızlık kaybı ve yaşam kalitesinin bozulması ile sonuçlanır. Bu nedenle, fizyoterapistler tarafından diyabetik hastalarda ayak bakımı için destek sağlanır ve diyabet komplikasyonlarını önleme programlarını uygulanır. Bunun için her hastaya özgü fizyoterapi programı oluşturulur.

Yürüyüş eğitimi programı bir koşu bandı kullanılarak yapılır. Her seansta hastalara, on beş adet 2 dakikalık egzersiz seansı ve aralarında 2 dakikalık dinlenme aralığı uygular. Yürüme hızı baldırda oluşacak ağrıyı tetikleyecek şekilde ayarlanır.

IC (Intermitent Cladicatio), insan yürüme düzeni üzerinde belirli bir etkiye sahip olan patolojik bir semptomdur. IC, periferik arter hastalığının (PAD) sık görülen bir belirtisidir ve egzersizle ortaya çıkan ve dinlenme ile geçen baldır (extremite) ağrıları ile karakterizedir. Bununla birlikte, spesifik olmayan bacak semptomları da yaygındır. IC’lu hastaların doğru yürüyüşle ilgili önemli sorunlar yaşamaması, ancak hedefe ulaşma ile ilgili problemlerin olması söz konusudur. IC’lu hastalarda yürüme sırasında mediyal gastrokinemius ve tibialis anterior kaslarında EMG amplitüdünde anlamlı bir artış vardır. Çeşitli testler uygulanarak hastanın yürüyüş mesafesi belirlenir. IC’lu hastaların rehabilitasyonunun ana hedefi, klodikasyo mesafesinde (CD) ve maksimum yürüme mesafesinde (MWD) artış sağlamaktır. Rehabilitasyon sırasında uygulanacak yürüyüş teknikleri hastaların daha ekonomik bir hareket tekniği geliştirmelerine yardımcı olabilir. Hareket tekniğindeki eksikliklerin giderilmesi, belirli kas gruplarının maksimum yürüyüş mesafesinin artmasına neden olur. İş olarak hastaya yürüyüş analizi uygulamak gerekir.

Hastalar istedikleri yürüyüş hızında 6 m mesafeyi katederler. Bu yürüyüş sırasında aşağıdaki kinematik yürüyüş değişkenleri kaydedilir: pelvik eğiklik, pelvik tilt, pelvik rotasyon, değerlendirilir. Kalça extansiyonu, kalça addüksiyonu, kalça iç dış rotasyonu, diz extansiyonu, ayak bileği dorsi-plantar flexiyonu değerlendirilir ve açı değerleri ölçülür. Alt ekstremite antropometrik ölçümleri olarak; bi-iliokristal genişlik, pelvis yüksekliği, alt ekstremite uzunluğu, diz genişliği ve bimalleoler genişlik ölçülüp kaydedilir. Ayağın zeminle teması sırasında çevre reaksiyon kuvvetleri kaydedilir.

IC’lu hastalarda kinetik ve kinematik yürüme değişkenleri arasındaki farklar ve doğru yürüyüş için normal değerler, bu hasta grubunu rehabilite etmek için doğru bir yöntem seçmede değerli bir gösterge sağlayabilir. Örneğin, orta şiddette yürüme antrenmanının başlatılması hastalar tarafından hedef mesafenin artmasına neden olabilir. Denetimli egzersiz terapisinin, yürüme mesafesinde diğer egzersiz terapisi formlarından daha büyük bir iyileşmeye yol açtığını görülmüştür. Yürüyüş eğitiminin, IC’lu hastalar için standart koşu bandı eğitimi kadar etkili olduğu savunulur. IC’lu hastaların sağlıklı insanlardan anlamlı derecede daha düşük bir hız ve daha kısa adım uzunluğunda yürüdüğü gözlenir. Yürüyüş için harcanan enerji neredeyse %40 daha yüksektir. Hastalarda yürüyüşün kinematik ve kinetik özellikleri, bu kişilerin seçilen alt ekstremite eklemlerinde hareketliliği arttırma ve kas gücünü arttırmaya yönelik rehabilitasyona tabi tutulmaları gerektiğini göstermiştir. IC’lu hastalarda diz ekstansiyonu ile yürüme toleransı arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmüştür. Buda hastalarda bacak kuvvetini arttıran uygulamaların  egzersiz toleransını artırabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, IC’lu hastalarda kas atrofisi mevcut olduğundan, değişik iskelet kası fenotipi ve düşük bacak kuvveti, nedeniyle  kuvvet eğitimi (ST)  mutlaka kullanılmalıdır. Kuvvet eğitiminin egzersiz toleransını yürüyüş eğitimi benzer şekildi artıracaği ve egzersiz seansları sırasında daha az ağrıya neden olacağı gösterilmiştir.

Direnç programı sekiz egzersizden oluşur: Tek taraflı diz extansiyonu, Çift taraflı diz extansiyonu, Tek taraflı diz fleksiyonu, Oturma pozisyonunda  bench press, Yüzüstü  üstü pozisyonda baldırda  benc press, Oturma pozisyonunda  sırt extansörleri germe.

Kuvvet eğitimi, setler arasında 2 dakikalık aralıklarla 10 tekrarlı üç set kullanılarak gerçekleştirilir. Bir sonraki sette ağırlıklar algılanan efor Borg ölçeğinde 12 -13 olacak şekilde arttırılmalıdır. Kuvvet eğitimi 1 maksimal tekrar (1RM) hesaplaması ile yapılır. Kuvvet eğitimi IC’lu hastalarda fonksiyonel kısıtlılığı azaltmada en büyük etkinliğe sahiptir. Diyabetin önlenmesinde egzersizin yararları iyi bilinmektedir. 6 aydan uzun bir süredir diyabet mellitus ve periferik nöropatisi olan, bağımsız durma ve yürüme yeteneğini kaybetmiş kişiler için denge eğitimi uygundur.

  • Tek ayak üzerinde dengede durmak
  • Ağırlık aktarmak
  • Tai chi uygun denge çalışmalarıdır
  • Esneklik Eğitimi
  •  Egzersiz öncesi ve sonrası germe (özellikle egzersiz sonrası) kas ağrısını azaltır ve kasları gevşetir.
  • Plantar facia germe
  • Gastrokinemius germe
  • Hemistring germe en uygun germelerdir.

Her bacakta 15-20 saniye germe günde bir kez uygulanır ve her bacakta 5 kez tekrar edilir.

Uzm. Fizyoterapist Dilek Yamak

Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Fakültesi

Fizyoterapi Bölümü Öğretim Görevlisi

 

 

Yorum Yapın