Koroner arter hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölümlerin önemli nedenlerinden biridir.
Türkiye’de yaklaşık 3.4 milyon koroner kalp hastasının bulunduğu ve yılda 160 bin yurttaşımızın bu hastalıktan kaybedildiği tahmin edilmektedir. Tüm ölümler açısından bakıldığında ise koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerin %42.5’lik bir pay ile başı çektiği görülmektedir. Nüfusumuz gelişmekte olan ülkelerdeki gibi genç yapıda iken, halkımızda koroner arter hastalığına bağlı ölümlerin, yaşlı nüfus yapısına sahip gelişmiş toplumlardaki kadar yüksek olması, hem günümüz, hem de gelecek için kaygı vericidir.
Koroner kalp hastalığı klinik olarak ortaya çıktıktan sonra uygulanan tıbbi, cerrahi ve girişimsel tedavi yöntemleri belirli olup oldukça yüksek bir maliyet getirmektedir. Böylesine önemli bir sağlık sorununda koruyucu önlemlere ağırlık verilmelidir.
Bu koruyucu önlemler:
· Sigara içilmemesi,
· Sağlıklı beslenme,
· Vücut ağırlığının kontrolü ve
· Uygun düzeyde egzersizdir.
Koroner arter hastalığı için başlıca risk faktörleri şunlardır;
· Yaş (erkeklerde 45 yaş, kadınlarda 55 yaş üzeri olmak, kadınlar için erken menopoza girmek),
· Aile koroner arter hastalığı bulunması
· Sigara içicisi olmak,
· Hipertansiyon (tansiyonun 140/90’ın üzerinde olması),
· Kan yağları dengesizliği (kötü kolesterol dediğimiz LDL’nin 140’ın üzerinde, total kolesterolün 200’ün üzerinde ve iyi kolesterol dediğimiz HDL’nin 40’ın altında olması),
· Şeker hastası olmak,
· Fiziksel olarak in aktif olmak,
· Obez olmak ve
· Yağ oranı yüksek besinlerle beslenmek.
Hastalığın şiddeti ve bulguları hastadan hastaya değişiklik gösterir. Hastalık ilerledikçe kalbe yeterince kan gitmez ve göğüs ağrısı ortaya çıkar. Bu ağrı sol kola ve çeneye yayılabilir. Bazen kolda uyuşma hissi görülür. Koroner arter hastalığı olanların şikâyetlerinden biri de hareket ederken özellikle egzersiz sırasında zorlanmalarıdır. Sıkıştırıcı bir ağrı olduğunu söylerler ve hareketi tamamlayamazlar. Dinlenme ihtiyacı hissederler.
Dinlenmeden sonra bu ağrı geçebilir. Bunların dışında nefes almada güçlük çekme, göğüste basınç hissi ve yanma, yorgunluk kalp hastalığının belirtisi olabilir.
Koroner arter hastalığı özellikle şeker hastalığı olanlarda hiç bir belirti vermeyebilir, hastanın göğüs ağrısı olmaksızın enfarktüs geçirebilir. Koroner arter hastalığının ilk belirtisi kalp krizi olabilir. Damar tıkanırsa doku beslenemez. O damarın tıkandığı yerdeki kalp dokusunda ölüm olur. İşte bu durum kalp krizidir. Kendiliğinden geçmez. Ağrı uzun sürelidir ve şiddetlidir. Hastanın hayatını tehlikeye atan bir durumdur. Acile başvurmak gerekir. Hastalığın tanısı için birçok yöntem kullanılmaktadır.
Bunlar; EKG (Elektrokardiyografi) adı verilen bu yöntemle kalbin atım düzeni, koroner arter hastalığı ve geçirilmiş kalp krizi hakkında bilgi elde edilir.
· Eforlu EKG: Hasta koşu bandı üzerinde koşarken kalp elektrosu kaydedilir, damarların kalbi ne kadar oranda beslediğine bakılır.
· Miyokart sintigrafisi: Talyum ya da Teknesyum gibi radyoaktif maddeler kullanılarak yapılan bu tetkikte, kalp kasının beslenmesine bakılır, kalbin yeteri kadar beslenmeyen yerleri tespit edilir.
· Ekokardiyografi: Ultrason yardımıyla kalp kasının kasılması ve kalp kapakçıları hakkına bilgi elde edilir.
· Koroner anjiyografi: Damarların net bir şekilde görülmesi için damar yapısını inceleyen bir yöntemdir.
Uzman hekimler tarafından yapılan muayene sonrasında gerekli tetkikler ile hastaya en uygun tedavi yöntemi seçilir. Her hastaya aynı yöntem uygulanmaz.
Tedavi yöntemlerini kabaca 3 gruba ayırabiliriz;
· İlaç tedavisi,
· Balon-stent uygulamaları ve
· Koroner bypass operasyonudur.
Genelde ilk tercih edilen yöntem ilaç tedavisidir. İlaçla yapılan tedavinin amacı göğüs ağrısını önlemek, damarları genişletmek ve kalbin oksijen ihtiyacını azaltmaktır. Bu hastalığın oluşmasına neden olan faktörleri de ortadan kaldırmak amacıyla ilaçlar kullanılır.
Şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi durumlarda bunları önlemek için de ilaçlar kullanılır. Ayrıca aspirin gibi kanın akışkanlığını arttıran ve damarda pıhtı oluşumunu engelleyen ilaçlarla olası kalp krizi riski azaltılır. Hastalığın ilerlediği durumlarda kalp damarlarını açmak için balon-stent uygulamaları veya koroner bypass cerrahisi uygulanır.
Koroner bypass cerrahisi ülkemizde ve hastanemizde giderek artan sayıda ve dünya standartlarında uygulanmaktadır. Hastanemizde başta koroner bypass cerrahisi olmak üzere her türlü açık kalp ameliyatı başarı ile gerçekleştirilmektedir.
Özel Natomed hastane yönetiminin desteği, servis, yoğun bakım ve ameliyathane çalışanlarının büyük özverili çalışmalarıyla başarılı sonuçlar elde edileceğine ve bölgede açık kalp cerrahisi gereken hastalıkların cerrahi tedavisi konusunda referans hastane olacağına inanmaktayız